Barda

Umutların yok oluşunu anlatan genç bir grubun hayatının şekillenmeye başladığı dönemde adalet duygusunun zedelenmesini sorguluyor. Bir grup genç arasında yaşanan yeni başlayan bir aşk, dönüşüm geçirmeye başlamış bir ilişki, beklenmedik bir darbeyle kırılıp paramparça olan suç ve ceza bağlantısını hedefliyor. Hayat, basit sorulardan oluşur, ancak yanıtları o kadar da basit değildir. Başka birinin yaşamına müdahale sınırlarını kim belirler, bu sınırlar neleri korur? İşte bu zor soruların ve yanıtların sınırlarını zorlayan Serdar Akar’ın senaryosu. Filmin, bir suçun cezasının uygunluğunu ve ne kadar adil olabileceğini sorgulayarak yaralanan adalet duygusunun nasıl onarılacağını ortaya koyduğunu görüyoruz. Bir gece yarısı, arkadaşlarının işlettiği bardan eve dönerken içeri beş kişilik bir grup tarafından silahla alıkonulan gençlerin hikayesi anlatılıyor. Elleri, ayakları ve ağızları bağlanan gençler, sabaha kadar dayak, işkence ve tecavüzle karşı karşıya kalırlar. Alıkoyan grup, görünürde herhangi bir amaca sahip değildir. Bu grup, hayatlarında eksik kalan her şeyin hesabını tanımadıkları bu gençlerden çıkarmaktadır.